Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörün, şiddetin, silahın karanlık gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden tamamen çekileceği günler inşallah çok yakındır. Türkler, Kürtler, Araplar olarak hep beraber kenetlenecek; tam 40 yıldır evlatlarımızın kanı üzerinde yükselen terör duvarını yıkıp atacağız. Terör sorunu ortadan kalktıktan sonra, demokrasiden kalkınmaya, kardeşlikten bölgesel entegrasyona yeni bir dönemin kapıları açılacaktır" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 8'inci Olağan Büyük Kongresi'nin gerçekleştirildiği Ankara Spor Salonu'nda konuştu. Erdoğan, AK Parti'nin, kurulduğu günden bu yana 24 yıldır, kendini sürekli yenilemeyi, değiştirmeyi, geliştirmeyi, yükseltmeyi başaran bir siyasi teşekkül olduğunu belirterek, "8'inci Olağan Kongremiz sürecinde il başkanlarımızın dörtte üçünün, ilçe başkanlarımızın üçte ikiye yakınının değiştiğini görüyoruz. Partimizin tüm kademelerinde hem bayrağı devreden hem de bayrağı devralan arkadaşlarımızdan, her zamankinden daha çok, daha azimli, daha gayretli, daha verimli çalışmalar bekliyoruz. Hiç şüphesiz en büyük görev, sorumlusu oldukları birimin yöneticisi sıfatıyla ana kademe kadrolarımıza düşüyor. Partimizin ülkemizde tüm hanelere girebilmesini sağlayan lokomotif teşkilatımız olan kadın kollarımızdan daha fazla gayret göstermelerini istiyorum" dedi.

'İSİMLER FANİDİR, BAKİ OLAN TEK ŞEY DAVADIR'

Ardından gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi önce 2053, sonra 2071 vizyonlarıyla buluşturacak olan geleceğimizin teminatı sevgili gençlerimizden talebim, gençliğin tüm dinamizmini partimize taşımalarıdır. Gençler, bu öyle bir sevdadır ki, burada isimler fanidir, baki olan tek şey davadır. Partimizin politikaları dinamik, kadroları değişken ama ilkeleri sabittir. İşte bu anlayışla AK Parti bayrağını ilk açtığımız günden beri, köklerimize ve kurucu değerlerimize bağlı bir şekilde yükseltmeye devam ediyoruz. Dünyada başka hiçbir topluma nasip olmayan sağlam bir temele sahip olduğumuzu unutmadan, yönümüz hep geleceğe, başımız hep yukarıya dönük bir şekilde yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Bakınız burada şu hakikati çok net ifade etmek isterim; biz, Anadolu'ya bin yıl önce 'yeni' değil, 'yeniden' geldik. Gerektiğinde alın terimizle, gerektiğinde al kanımızla, 'enbiya yurdu' olan bu toprakları kendimize vatan eyledik. Alparslan'dan Fatih'e, Yavuz'dan Gazi'ye, Menderes'ten Özal'a kadar bu davanın yolbaşçılarının hepsi de işte bu şuurla millete hizmet etmiştir. 'Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır' diyen şair, işte bu onlarca asra sari hakikate gönderme yapıyor. Eskiler, ne güzel söylemiş; 'Köküne küs ağaç yeşermez' derler. Biz de milletçe köklerimize öyle sarılacağız ki; dallarımız şivgaya dursun, kollarımız göğe doğru uzansın. Kökünden kopan toplumların, rüzgarda savrulan kuru yapraklar gibi nasıl kaybolup gittiğini asla aklımızdan çıkarmayacağız. Önümüzdeki ağustosta 24 yaşını bitirip gürbüz bir delikanlı olarak mücadelesine devam edecek AK Parti'nin gerisindeki gücü, sırrı, hikmeti merak edenlerin bakacağı yer, işte bu köklerdir. Üye sayısıyla, dünyanın en büyük partileri sıralamasında ilk 5'te yer alan bir siyasi kuruluşuz. Bundan 4 ay önce, iktidardaki 22 yılımızı şanla, şerefle, dünya siyaset literatürüne geçen muazzam bir başarıya imza attık. Bu eşsiz başarıya, öyle çilingir sofralarında kadeh tokuşturarak, kaynağı belirsiz balya balya paralardan kuleler yaparak ulaşmadık. Bu tarihi başarıyı, aziz milletimizin umutlarını, beklentilerini, hayallerini siyasete taşıyarak yakaladık" ifadelerini kullandı.

'DÜNYADA LİDER BİR TÜRKİYE İNŞA ETTİK'

Millete hizmet yolculuğuna başlarken 'Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi olmayacak' dediklerini ve bunda da başarılı olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önce davamızın gücünü ülkemizin gücü haline getirdik, sonra ülkemizin gücüyle bölgesinde ve dünyada lider bir Türkiye inşa ettik. Yola çıkarken kimse bize gül bahçesi vadetmemişti; biz o gül bahçesini kendi ellerimizle adım adım kendimiz kurduk. Kapı kapı dolaşarak, köy köy gezerek, gecemizi gündüzümüze katarak, nice tuzağı bozarak, nice engeli, nice bariyeri aşarak, gönül bahçelerine diktiğimiz gülleri tek tek suladık, besledik, büyüttük. Gençlerimizin özellikle şuraya dikkat etmesini istiyorum; gençler, bakın, biz sadece seçimleri kazanarak değil, asıl gönülleri kazanarak 22 yıldır iktidardayız. Hanelerden önce gönüllere girdiğimiz, tek tek gönülleri fethettiğimiz için 22 yıldır Türkiye'nin kaptan köşkündeyiz. Bir gönül kazandıysak, bir gönül yaptıysak, bu milletin gönül sarayında kendimize bir yer bulabildiysek, bu bize şeref olarak yeter diyoruz. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız. Sözüne, ahdine ve kavline sadık bir kadro olarak, nereden geldiğimizi asla unutmayacağız. Bize dua eden ak yüzlü, ak saçlı, ak sakallı büyüklerimizi hiçbir zaman unutmayacağız. Milletin çizdiği rotadan çıkmayacak, milletimizle aynı istikamette omuz omuza yürümeye devam edeceğiz. Burada şunu da tüm kalbimle ifade etmek isterim; bakın, biz gökten zembille inmedik. Pazarlık masalarında kurulmadık. Siyaset ve toplum mühendisliğinin ürünü olarak sahneye çıkmadık. Milletin partisi olarak doğduk, büyüdük ve bugünlere kadar öyle geldik. Samimiyetten, dürüstlükten en küçük bir taviz vermeden siyaset yaptık. Milletin heyecanını, coşkusunu, umutlarını çoğaltmak için siyaset yaptık. Kendi başarısızlıklarının faturasını seçmene kesen kibirli siyaseti, hiçbir zaman kapımıza yaklaştırmadık. Eksiklerimizi, kusurlarımızı, hatalarımızı örtmek yerine, bunları giderecek, daha iyisiyle telafi edecek güçlü bir iradeyle milletimizin karşısına çıktık. Bugün de iç muhasebemizi cesaretle ve özgüvenle yapıyoruz" dedi.

'2001'DEN BERİ AK PARTİ'NİN ZAYIFLAMASINI BEKLİYORLAR'

AK Parti'ye düşmanlık edenlerin; başka örneklere bakıp, hep bu hareketin dağılmasını, yıkılmasını, sendelemesini, tökezlemesini beklediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zorluklar karşısında yılmamızı, tehditler karşısında sinmemizi beklediler. Milletin namusumuza emanet ettiği iradesine ihanet etmemizi beklediler. Vesayetçilere boyun eğmemizi, para babalarına teslim olmamızı, zulüm karşısında sessiz kalmamızı beklediler. Bütün umutlarını AK Parti'nin zayıflamasına, AK kadroların yorulmasına bağlayanlar; dikkatinizi çekiyorum, 14 Ağustos 2001'den beri bekliyorlar. Onları bekletmeye devam edeceğiz. Şeytanla nöbetleşe sürdürdükleri bu bekleyiş, inşallah ilanihaye aradığını bulamayacaktır. Türkiye dönüşerek gelişir, gelişerek büyürken; zaman zaman durup, ibret nazarıyla eski Türkiye'yi düşünmemiz, hatırlamamız gerekiyor. Bakın, bu ülkede sivil siyaset yıllarca vesayetin gölgesi altındaydı. Demokrasimizin tepesinde on yıllar boyunca kara bulutlar dolaştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iradesi, özellikle belli dönemlerde gasbedildi, yok sayıldı, 'milletin egemenliği' ilkesi sadece lafta kaldı. Seçimle gelen hükümetler kimi zaman darbeyle, kimi zaman baskıyla, kimi zaman gazete manşetleriyle görevden uzaklaştırıldı. 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a hep bunu yaşadık. Ülkenin seçilmiş başbakanının, bakanlarının idam edildiği günleri gördük. Fidan gibi delikanlıların son nefeslerini idam sehpalarında verdiğini gördük. Sağ-sol, Alevi-Sünni denilerek sokakların kan gölüne çevrildiği kapkara günler gördük. Lütfen şuraya özellikle dikkat ediniz. Siyasi istikrarsızlığın beslediği ekonomik krizlerle milletimiz fakirleştirildi, ülkemiz zayıflatıldı, böylece Türkiye, küresel rekabetin dışında tutuldu. Her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğiyle milli irade çalınırken, ülkemiz aynı zamanda altın değerinde yıllarını da kaybetti. Bizi yıllarca üçüncü sınıf demokrasiye, üçüncü sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur ettiler. 'Yeter söz de karar da milletin' diyerek, Türkiye'ye ağır bedeller ödeten işte bu sömürü düzenine son verdik" diye konuştu.

'TOKSİK DEMOKRASİNİN PANZEHİRİ AK PARTİ VE CUMHUR İTTİFAKIDIR'

Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle, antidemokratik güç merkezleriyle iş birliği yapacak kadar gözünü kararttığını, bunun Türkiye'yi 'toksik demokrasi' sorunuyla karşı karşıya getirdiğini belirten Erdoğan, "Bu sorunla özellikle son iki seçimde ciddi biçimde muhatap olduk. Sözde ittifak ve uzlaşı süreçleri, şeffaf olarak değil, kapalı kapılar ardında kurulan pazarlık masalarında yürütüldü. Devletin stratejik kurumları, bakanlıkları, belediye başkanlıkları, belediye meclis üyelikleri pazar tezgahındaki bir ürün gibi alınıp satıldı. Demokrasinin sağladığı imkanlar, kariyerist menfaatperestler tarafından, demokrasiyi zehirlemek, milletin iradesine pusu kurmak için kullanıldı. Daha iki sene öncesinde ülkeyi beraber yönetmeye talip olanların, daha sonra gırtlak gırtlağa kavgaya tutuştuğunu hep beraber takip ettik. Demokrasi etiğiyle bağdaşmayan bu düzenbazlıkların, siyaset kurumunda yol açtığı güven bunalımının menfi etkilerini halen hissediyoruz. Gelinen noktada şunu çok net biçimde görebiliyoruz: Demokrasiyi, üzerine terör ve hırsızlık gölgesi düşürerek zehirleyen, iftirayı ve çarpıtmayı siyasal iletişimin merkezine yerleştiren, hakikatle ilişkisi her geçen gün daha da kopan bir muhalefet sorunumuz vardır. AK Parti'nin olduğu yerde çözümsüzlüğe de umutsuzluğa da milli iradenin üstünlüğüne halel getirecek herhangi bir girişime de yer yoktur. Ülkemizin ve milletimizin her meselesinin çözüm adresi gibi, bu 'toksik demokrasi'nin panzehiri de AK Parti ve Cumhur İttifakıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; hem vesayetin, hem siyasi istikrarsızlığın, hem de toksik demokrasinin önündeki en büyük engeldir. Türkiye Yüzyılını inşa ederken, muhalefeti dönüştürme görevimizi de adım adım yerine getirmekten kaçınmayacağız. Bunu da hep olduğu gibi siyasetin er meydanında yapacağız" dedi.

Erzurum'da 4.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi Erzurum'da 4.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi

'YA SİLAH YA SİVİL SİYASET' DİYORUZ'

'Terörsüz Türkiye' idealinin her kesimden vatandaş tarafından yürekten desteklenen geniş tabanlı bir milli mutabakatın ifadesi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir demokratik ülke, terörün silahına da siyasi örgütlenmesine de sivil toplum görünümlü uzantılarına da tolerans gösteremez. Terörle siyaset, terörle demokrasi aynı anda bir arada bulunamaz. Bunun için 'ya terör ya demokrasi' diyoruz; 'ya silah ya sivil siyaset' diyoruz. Şunun bir defa altını kalın çizgilerle tekrar çizmek mecburiyetindeyim. Türk'e de Kürt'e de Sünni'ye de Alevi'ye de hiçbir faydası olmayan dış kaynaklı fitne ürünü bir literatür yığınıyla boğuşmaya vaktimiz yok. Yeni bir dünya kurulurken, terör belası başta olmak üzere Türkiye'nin de safralarından kurtulması gerekiyor. Terörün, şiddetin, silahın karanlık gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden tamamen çekileceği günler inşallah çok yakındır. Türkler, Kürtler, Araplar olarak hep beraber kenetlenecek; tam 40 yıldır evlatlarımızın kanı üzerinde yükselen terör duvarını yıkıp atacağız. Terör sorunu ortadan kalktıktan sonra, demokrasiden kalkınmaya, kardeşlikten bölgesel entegrasyona yeni bir dönemin kapıları açılacaktır. Türkiye; kronik meselelerini ve farklı toplum kesimlerinin taleplerini daha sağlıklı, daha steril bir zeminde tartışma imkanı bulacaktır. Şu tespitin yapılması da çok ama çok önemlidir; Türkiye'nin ekonomide, dış politikada ve siyasette itici gücü demokrasidir. 'İç cephe' olarak tarif ettiğimiz kardeşlik hattımızı tahkim edecek olan da yine 85 milyonun tamamını saran kuşatıcı bir demokrasidir. Bunun için önümüzdeki fırsatları değerlendirerek, en iyisini ümit edip en kötüsüne hazır olarak, 'Terörsüz Türkiye' hedefimizi gerçekleştireceğiz. Hiç şüphesiz bundan en çok, terör örgütünün ideolojik bahçesinde otlanıp, devletimize ve milletimize düşmanlık edenler rahatsız olacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar, bunun önüne geçemeyecekler. Türkiye'yi, girdiği aydınlık yoldan geri çeviremeyecekler. Sadece bölücü terörün arkasında siper aldığı yaldızlı kavramları değil, FETÖ'yü ve 15 Temmuz gerçeğini anlayamayanlara da şunu hatırlatmak istiyorum; Pensilvanya'daki hain başının ölümü sonrasında bu örgüt, yurt dışında da çöküş ve dağılma dönemine girmiştir. FETÖ tehdidi bertaraf edilene kadar bu hain yapıyla mücadelemiz içeride ve dışarıda kararlılıkla sürecektir. FETÖ'yü ve 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünü, AK Parti'yi yıpratma aracı haline dönüştürmek isteyenler de tarih önünde hesap vereceklerdir" ifadelerini kullandı.

'MHP VE BAHÇELİ, TÜRK SİYASİ TARİHİNE İSİMLERİNİ YAZDIRDI'

MHP ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye teşekkür ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"MHP ve Sayın Bahçeli, Cumhur İttifakı çatısı altında, ülkemizin kronik tüm sorunlarının çözümünde ön açıcı, kolaylaştırıcı, destekleyici, yapıcı tavırlarıyla, Türk siyasi tarihine isimlerini şimdiden yazdırmışlardır. Cumhur İttifakı sapasağlam olduğu sürece Türkiye güvendedir, ülkemizin bekası, milletimizin kardeşliği güvence altındadır. Şehit kanlarıyla hamuru yoğrulan bu ittifak, inşallah uzun yıllar ülkemize ve milletimize çok daha büyük hizmetler kazandıracaktır. Ülkemizde öteden beri, zahirdeki muhalefet partilerinin yanı sıra, bir de görünmeyen muhalefet odakları vardır. Bunlar; kimi zaman bildiriler yayınlayarak veya yayınlatarak, kimi zaman darbecileri teşvik ve tahrik ederek, kimi zaman siyasetçileri tehditle veya vaatle yoldan çıkartarak, kimi zaman uluslararası güç merkezlerini harekete geçirerek, hatta kimi zaman eli kanlı, taşeron terör örgütleriyle iş tutarak; hep kendi ajandalarını devlete, topluma ve siyaset kurumuna dayatma peşinde koşmuşlardır. 'Rabb'im, milletimizi bu zihniyetin insafına bırakmasın' diyoruz. Biz geçmişte devletin içindeki kirli oluşumlarla nasıl tavizsiz bir mücadele yürüttüysek, parti kimliği taşımayan, siyasi meşruiyete sahip olmayan bu kirli muhalefete de aynı şekilde eyvallah etmedik. Milletin bize yüklediği emaneti bugüne kadar yere düşürmedik. Millete, milletin emanetine, milletin egemenliğine dönük, demokrasiye, hukuka dönük her türlü saldırıya göğsümüzü daima siper ettik. Hangi kökene, meşrebe, mezhebe, siyasi görüşe mensup olursa olsun, 85 milyonun devletin nazarında eşitlendiği, eşit görüldüğü, haklarının ve yükümlülüklerinin eşit olduğu bir sistemi ülkemizde inşa ettik" dedi.

'NİCE REFORMU 22 YIL BOYUNCA SABIRLA HAYATA GEÇİRDİK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kendini öteki olarak gören veya hisseden kim varsa, hepsini ülkenin asli unsuru haline getirdik. Muhafazakarından Alevi’sine, Kürt’ünden Roman’ına, dünün Türkiye'sinde ne kadar ötelenen ve ötekileştirilen kesim varsa, bugün hepsi de büyük ve güçlü Türkiye'nin ayrılmaz bir parçasıdır. Alevi vatandaşlarımızın taleplerinin çok önemli bir bölümünü karşıladık. Diller, lehçeler, klavyeler, tabelalar üzerindeki yasakları ortadan kaldırdık. Üniversite kapılarında gözyaşı döken kızlarımızın dramına biz son verdik. Kadınların devlet kurumlarında başörtüleriyle özgürce çalışabilmesine imkan sağladık. 84 yıllık hasretin ardından Fatih'in emaneti olan Ayasofya'yı açarak; Ezanı Muhammedilerle, tekbirlerle, dualarla buluşturduk. Hiç kimsenin diline, dinine, mezhebine, etnik kökenine bakmadık. Siyasetin demokratik alanını genişlettik; daha evvel konuşulması mümkün olmayan nice reformu 22 yıl boyunca sabırla hayata geçirdik. Aynı bakış açısıyla iş dünyasında da önemli adımlar attık. Türkiye için katma değer üreten esnafımızın, sanayicimizin yanında olduk. Sermayeyi Anadolu'ya yayarak, daha önce bir avuç İstanbul seçkininin inhisarında olan yatırımı, üretimi, istihdamı genişlettik, büyüttük."

'KAYIT DIŞI SİYASET YAPMA DÖNEMİ KAPANMIŞTIR'

Daha sonra TÜSİAD'ın açıklamalarına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Son tartışmalar gösteriyor ki, bazı hastalıklar halen devam ediyor. İmtiyazlarını kaybetmek istemeyenler, eski vesayetçi söylemlerle siyasete ve hükümete ayar vermeye çalışıyor. Batılı güçlerle kurdukları asimetrik ilişkilere güvenenler, Türkiye'nin değiştiğini, eski Türkiye'nin artık olmadığını kabullenemiyor. AK Parti döneminde sermayelerine sermaye katan iş dünyasının içindeki bir grup, kirli muhalefet anlayışını yeniden devreye alma çabasındadır. Geçmişte manşetler ve ellerindeki finans-kapital üzerinden siyasetçileri tehdit eden bu ekibin tek derdi; kayıplarını devlet hazinesinden yeniden tazmin etmektir. Aslında biz bunlara, ülkemizi büyüterek, geliştirerek zincirlerinden kurtulma, küresel düzeyde eşit şartlarda rekabet etme şansı verdik. Ama demek ki, zihinler temizlenmeden, sadece zincirlerden kurtulmak insanları ve kurumları özgür kılmaya yetmiyor. Kaos baronlarına diyoruz ki; bu devlet ve millet sizin rüyalarınızı kabusa dönüştürme iradesine, gücüne, kudretine sahiptir. İşinizi düzgün yaptığınız, ülkemize değer kattığınız, milletimize istihdam sağladığınız müddetçe hep yanınızda olduk, olmayı da sürdürürüz. Ancak, eski kötü alışkanlıklarınızda ısrar ederseniz, biz de size buna göre muamele ederiz. Siyaset yapmak istiyorsanız, işte er meydanı. Ülkemizde şu an 170'in üzerinde siyasi parti var. Bunlara bir tane daha eklenirse, demokrasimiz daha da zenginleşir. Ama 'kayıt dışı siyaset' yapma dönemi artık kapanmıştır. Yeni Türkiye'de kayıt dışı ekonomiye de kayıt dışı siyasete de yer yoktur. Bu sözlerim, sadece siyaset heveslisi sermaye temsilcilerine değil, aynı zamanda komprador burjuvazinin gönüllü taşeronluğuna soyunan muhalefet partilerinedir. Türkiye değişmiştir; siz de eskiyi hortlatmaya çalışmak yerine, bu yeni Türkiye'ye alışmak, politikalarınızı buna göre belirlemek zorundasınız." 

'MUHALEFET GİBİ LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜTME ÇABASINDA DEĞİLİZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilhamlarını son 22 yılda ülkeye kazandırdıkları yatırımlardan aldıklarını ifade ederek, "Biz muhalefet gibi lafla peynir gemisi yürütmenin çabasında değiliz. Milletimize olan minnet borcumuzu daha fazla çalışarak, daha fazla icraat yaparak, daha çok hizmet ederek ödemenin gayretindeyiz. Son 22 yılda bizden önce yapılanları her alanda 3'e, 5'e, 10'a katladık. Derslik sayımızı 343 binden 622 bine, üniversite sayımızı 76'dan 208'e, yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi 182 binden 995 bine, gençlik merkezi sayımızı 9'dan 469'a, spor tesisi sayımızı 1575'ten 4 bin 469'a çıkardık. Hastane yatak sayımızı 164 binden, 183 bini nitelikli olmak üzere toplam 271 bine yükselttik. Toplamda 37 bin 332 yataklı 25 şehir hastanemizi hizmete sunduk. İhtiyaç sahiplerine 1 trilyon 455 milyar liralık sosyal yardım ödemesi yaptık. Bölünmüş yol mesafemizi 6 bin 101 kilometreden 29 bin 730 kilometreye çıkardık. Otoyol uzunluğumuzu 1714 kilometreden 3 bin 796 kilometreye yükselttik. Toplam 2 bin 32 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik. Havalimanı sayımızı 26'dan devraldık, 32 ilaveyle, 58'e çıkardık. TOKİ eliyle toplam 1 milyon 481 bin konutu tamamladık. Bunun ne kadar büyük bir hizmet olduğunu 6 Şubat depremlerinde gördük. Kısa sürede 207 millet bahçemizi hizmete açtık; 80'inini açılışa hazır hale getirdik. Çiftçilerimize, güncellenmiş rakamla toplam 2 trilyon 51 milyon liralık destek verdik. Sanayide 175 yeni organize sanayi bölgesi, 48 endüstri bölgesi, 105 teknopark, 1333 Ar-Ge merkezi ve 336 tasarım merkezi kurduk. Yerli elektrikli otomobilimiz Togg'un üretiminde 52 bini aştık. Enerjide kurulu gücümüzü 31 bin 846 megavattan 115 bin 975 megavata çıkardık. Karadeniz'de 710 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettik. Gabar'daki petrol üretiminde günlük 76 bin varili geçtik" dedi.

'İHA ÜRETİMİNDE DÜNYADA BİRİNCİYİZ'

Erdoğan, dolar cinsinde milli geliri 6 kat artırdıklarını dile getirerek, "Türkiye'yi trilyon dolarlık ekonomiler ligine taşıdık. Dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 0,7'den yüzde 1,1'e yükseldi. Kişi başı gelirimiz 3 bin 600 dolardan 2023 itibarıyla 13 bin 243 dolara çıktı. Geçen yılın verileri açıklandığında, inşallah 15 bin doları aşacağız. Sanayide katma değer üretimimizi 95 milyar dolardan, 320 milyar dolara getirdik. Satın alma gücü paritesine göre, 2023 yılında dünyanın en büyük 11'inci, Avrupa'nın ise 4'üncü büyük ekonomisi olduk. Savunma sanayiinden otomotive, tarımdan turizme kadar her sektörde gücümüzü tahkim ettik. Bugün, İHA üretiminde dünyada birinciyiz. Savunma sanayi ihracatında ise dünyada 11'inci sıradayız. Bir savunma sanayi şirketimiz, çalışan kişi başına 300 bin dolar ihracat yaparak, bu alandaki küresel devleri geride bıraktı ve zirveye yerleşti. 2002 yılında Türkiye'de sadece 4,5 milyon otomobil varken, bugün bu rakam 16,5 milyona yaklaştı. Çiftçimizin eli ayağı olan traktör sayımız 1 milyon 600 bini buldu. Yıllık otomobil satışı ise 91 binden 1 milyona yükselerek, tam 11 kat arttı. Ticari araçlardan beyaz eşyaya, çelikten güneş panellerine, çimentodan hazır betona kadar birçok sektörde Avrupa'nın lideriyiz. Tarımsal hasılada Avrupa'da birinci, dünyada ise ilk 10 içindeyiz. Turizmde Avrupa'da 4'üncü, dünyada 5'inci sıraya yükseldik. Geçen sene 62 milyondan fazla kişiyi ağırladık; 61 milyar dolardan fazla turizm geliri elde ettik. İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık, 262 milyar dolara getirdik. Uluslararası yatırımlarda da tarihi bir atılım gerçekleştirdik" diye konuştu.

'TÜRKİYE, YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER LİGİNE YÜKSELECEK'

Merkez Bankası'nın rezervlerinin 173 milyar doları aşarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını aktaran Erdoğan, "Bu rakam biz göreve geldiğimizde sadece 27,5 milyar dolardı. Üretim ve ihracatla birlikte istihdam oranımız da hızla artıyor. Sadece son bir yılda 1,1 milyonun üzerinde ilave istihdam sağladık. Kapsamlı reform planımız sayesinde ülkemizin büyüme potansiyelini ve verimliliğini artıracağız. Dünya Bankası'nın üst-orta gelir grubunda yer alan Türkiye, böylelikle yüksek gelirli ülkeler ligine yükselecektir. Ekonomik dönüşüm, yeşil ve dijital dönüşüm, sosyal politikalar, yargı ve temel haklar, siyasi ve idari düzenlemeler olmak üzere beş sütun üzerine inşa ettiğimiz reform programımızı ülkemizin ve milletimizin beklentilerine cevap verecek bir anlayışla hazırladık. Kamu yönetiminde mali kuralları güçlendirerek, kamu harcamalarında disiplini koruyacağız. Vergide adaleti ve etkinliği güçlendirmek amacıyla 'çok kazanandan çok alma' prensibi ile kamu gelirlerini artıracağız. Geleneksel banknotlardan dijital paraya geçişi planlayarak, sermaye piyasalarının güncel teknolojiler ışığında derinleşmesini sağlayacağız. Sanayi Master Planı'nı oluşturmak suretiyle mekansal sanayi gelişimine planlı bir şekilde yön vereceğiz. 'Tersine Beyin Göçü' ile insan kaynağımızın ülkemizde çalışmasını teşvik ederek, Türkiye'nin yüksek teknoloji kabiliyetlerini daha da geliştireceğiz. Kuantum teknolojilerinin ülkemizde geliştirilmesi için gerekli ve uygun ortamı oluşturacağız. Yapay zekaya hazırlık endeksinde, bize benzer ülkelerden daha iyi bir performansa sahibiz ve çıtayı daha da yukarı taşımakta kararlıyız. Yeni Yatırım Teşvik Sistemi ve Yerel Kalkınma Hamlesiyle ülkemizin her bir köşesinin refah seviyesini ve üretim gücünü artıracağız. Yatırım süreçlerini hızlandırarak, 'Tek Durak Ofis' anlayışıyla Türkiye'yi büyük yatırımların hedef ülkelerinden biri haline getireceğiz. Tarımda planlı istihsal ile tarımsal üretimimizi stratejik bir bakışla yeniden ele alıyoruz. Akıllı ulaşım ve akıllı tarım sistemleriyle tarımda ve ulaşımda verimliliği artıracağız. Gıda arz güvenliğini temin ederek, vatandaşlarımızın ucuz ve sağlıklı gıdaya erişiminin önündeki tüm engelleri ortadan kaldıracağız" ifadelerini kullandı.

'KİRA VE KONUT FİYATLARINI DENGEYE GETİRECEĞİZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Sıfır Atık Sistemi'ni ülke çapında yaygınlaştıracaklarını ifade ederek, "Emisyon Ticaret Sistemiyle sera gazı emisyonlarını azaltıp, karbon-sıfır ekonomiye geçişi hızlandıracağız. İhracatçılarımızı 'sınırda karbon' düzenlemesine hazır hale getireceğiz. Hidrojen ve jeotermal enerji de dahil, yenilenebilir enerji yatırımlarımızı hızlandırırken, enerjide verimliliği artıracak yeni tedbirler uygulayacağız. Su ve taşkın yönetiminin yanı sıra, biyolojik çeşitliliğin korunmasında ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Elektronik devlet sistemini bugünün teknolojik yenilikleri ışığında güncelleyerek, dijital devlete geçişi sağlayacağız. Kamu İhale Mevzuatını; dijitalleşmeyi, yenilikçiliği ve rekabetçiliği temel alan bir yaklaşımla güncelleyeceğiz. Sosyal politikalar alanında engellilerimizin, yaşlılarımızın ve dezavantajlı grupların hayatın her alanında aktif roller üstlenmelerini temin edeceğiz. Bir süredir hazırlıklarını yaptığımız 'sosyal konut projemizi' artık hayata geçiriyoruz. Böylece hayat pahalılığının sebeplerinin en başında gelen kira ve konut fiyatlarını dengeye getireceğiz. Deprem bölgesinin imarı başta olmak üzere, diğer şehirlerimizdeki kentsel dönüşüm projelerimiz de hızlanarak devam edecek" dedi.

'KADINLARIN VE GENÇLERİMİZİN İSTİHDAMA KATILMARINI TEMİN EDECEĞİZ'

Bir diğer önceliklerinin de istihdam olduğunu belirten Erdoğan, "İş ve çalışma hayatımızı, teknolojide ve yeni sosyolojide meydana gelen değişimlerle uyumlu hale getireceğiz. Kadınların ve gençlerimizin istihdama daha yoğun katılmalarını temin edeceğiz. Yükseköğretim sisteminde revizyona giderek, üniversitelerimizin şehirlerimizle bütünleştiği ve üretim süreçlerine aktif olarak katıldığı yeni bir model tesis edeceğiz. Nüfus politikalarında yeni bir dönemi başlatıyoruz. Alarm veren nüfus artış hızımızı yükseltecek, demografik bünyemizi güçlendireceğiz. Tamamlayıcı sigorta modelleri ile sosyal güvenlik sistemimizde etkinliği ve sürdürülebilirliği tahkim edeceğiz. Aile bazlı gelir tamamlayıcı sosyal destek sistemi ile ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın daha güçlü bir şekilde yanlarında olacağız. Erişilebilir ve kaliteli sağlık hizmetlerini daha da geliştiriyoruz. Yenilikçi sağlık endüstrileri ve ilaç sektörünün yerli ve milli imkanlarla geliştirilmesini destekleyeceğiz. Yargıda ihtisaslaşmayı sağlayacak, bilirkişilik müessesesini revize ederek, makul sürede yargılanma hakkını güçlendireceğiz. Bireysel hak ve özgürlüklerin zeminini daha da genişleteceğiz. Ceza infaz sisteminde değişikliğe giderek suç-yaptırım-infaz dengesini iyileştireceğiz. Demokrasimizi; yeni, sivil, kuşatıcı bir anayasayla taçlandırma hedefimizi muhafaza ediyoruz" dedi.

PARTİYE KATILANLARA ROZET TAKTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından İYİ Parti’den istifa edip AK Parti'ye katılan Ünal Karaman ve Mehmet Selim Ensarioğlu ile Gelecek Partisi’nden istifa eden Serap Yazıcı Özbudun'a rozetlerini takarak, tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir ve milletvekilleri ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

Kaynak: DHA