Bulvar Caddesi eski belediye binası önünde bir araya gelen grup adına açıklamayı İHD Şube Eş Başkanı Musa Bor Yaptı.
Bor, açıklamasında kayyum politikalarını hiçbir dönem kabul etmedik, alışmadıklarını söyledi.
Siyasi iktidar sandıkla gelenin sandıkla değil, kararnameler ile gittiği bir düzeni kalıcı hale getirdiğini belirten Bor, açıklamanın devamında şunları kaydetti.
'' Son 8 ayda arka arkaya Hakkâri, Esenyurt Mardin, Batman, Halfeti, Tunceli, Ovacık belediyeleri gasp edilmiş, en demokratik haklardan olan seçme seçilme hakkı hiçe sayılmış, son olarak da İçişleri Bakanlığı tarafından Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan hukuksuz bir şekilde görevden uzaklaştırılıp yerine kayyum atanmıştır. Kararının tebliğinden sonra belediye binasının etrafında iradelerine sahip çıkan vatandaşlara müdahale edilmiş aralarında gazetecilerinde bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. Sadece belediye başkanlarının değil; topyekûn tüm seçilmişlerin, örneğin belediye meclisinin de yok sayılması yaşanan sürecin hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını, tamamıyla siyasi bir operasyon olduğunu tescil etmektedir. Siyasi iktidar bir taraftan halkın iradesini, bir taraftan da Anayasa’yı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de dahil olmak üzere Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası anlaşmaları yok saymaktadır. Siyasal iktidar tüm demokratik hakları birer birer ortadan kaldırıyor. Artık kazanamadıkları seçimlerin sandık sonuçlarını tanımayacaklarını bu antidemokratik uygulamalarıyla açık açık ilan etmektedirler. Bu tehlikeli anlayışa karşı demokrasinin temellerinden olan seçme ve seçilme hakkını açık ve tavizsiz biçimde savunarak bu karanlık döneme son vermek her yurttaşın ve bizlerin görevidir. Bir kez daha altını çiziyoruz. Demokrasinin varlığının temel koşulu halk iradesine saygı duymaktır, aksi her türlü karar veya müdahale halkın demokratik iradesinin gasp edilmesi anlamına gelmektedir. Seçilmiş milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen hala cezaevinde tutulduğu, belediye başkanlarının tutuklandığı yerlerine kayyum atandığı bir ülkede demokrasiden, adaletten, hukuktan bahsetmek mümkün değildir. Kayyum politikası Türkiye halklarının seçme ve seçilme hakkına, siyasi iradesine yönelmiş açık bir tehdittir. Bu vesileyle bütün demokratik kamuoyuna çağrımızdır: Bu kayyum anlayışına karşı herkes en yüksek düzeyde sesini ve itirazını yükseltmelidir. Herkes bilmelidir ki yaşanan bu hukuksuzluklara karşı parti, siyasi görüş ayrımı yapmadan ülke genelinde yeterli düzeyde tepki yaratılmaması halinde kayyum darbesi yeni belediyeler ile sürecektir. Emek ve demokrasi güçleri olarak halkın iradesine, demokrasiye, emeğe, barışa darbe niteliğindeki kayyum politikalarını hiçbir dönem kabul etmedik, bugün de kayyum darbesini kabul etmiyoruz! Anti demokratik uygulamalarla haklarımızın gasp edilmesine alışmayacağız! Duymak istemeyen kulaklara, görmek istemeyen gözlere inat bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; halk iradesine vurulan bu darbeden derhal vazgeçilmelidir. Hukuk dışı yollarla baskı ve zor yöntemleriyle halkın iradesinin gasp edilmesine son verilmelidir. Seçilmiş Belediye Eşbaşkanları derhal görevine iade edilmelidir.''diye konuştu.