Açıklamada, " Siyasetçilerden gazetecilere, belediye başkanlarından sanatçılara, sendikacılara kadar demokrasiden, hukuktan, adaletten yana olan tüm kesimleri hedefine koyan baskı, gözaltı, tutuklama furyası gittikçe şiddetleniyor. ‘’ denildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi.
'' İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün hukuktan tamamen yoksun kararı ile 35 yıl önce aldığı diploması iptal edilen İmamoğlu bu sabah erken saatlerde evine yapılan baskınla göz altına alınmıştır. İmamoğlu ve aralarında CHP’li belediye başkanları ve bürokratlarının da yer aldığı 105 kişi hakkında verilen gözaltı kararı sonrası İstanbul halkı başta olmak üzere tüm halk üçüncü dünya ülkelerinde bile görülmeyecek uygulamalara tanık olmaya devam etmektedir. Ekrem İmamoğlu’nun evi onlarca TOMA ile çevrilmiş, ana yollar kapatılmıştır. İstanbul valiliği kentte eylemleri yasaklarken, sosyal medya erişimi sınırlanmıştır. Öncelikle altını çizmek isteriz ki İmamoğlu’nun gözaltına alınması da dahil aylardır ardı ardına yaşadığımız kayyum atamaları başta olmak üzere hukuksuzlukların, baskıların, gözaltı ve tutuklamaların hiçbirisi tesadüf değildir. Bunun için yıllardır tek kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edildiği otoriter bir sistem adım adım örülmüştür. Tamamen uydurulmuş, çarpıtılmış belgelere, içi boş iddia namelere dayalı bir hukuk garabeti düzeni oluşturulmuştur. Böylece halkı ve emekçileri nefessiz bırakacaklarını, iradelerini kıracaklarını, mevcut düzene razı edeceklerini sanıyorlar. İçerisinden geçtiğimiz ekonomik, toplumsal ve siyasi krizlere karşı toplumsal muhalefetin yükseleceği her alana gözdağı vermek istiyorlar. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun gözaltına alındığı operasyonun gerekçesi olarak “kent uzlaşısının” gösterilmesi aylardır altını çizdiğimiz bir noktayı tüm açıklığı ile ortaya koymuştur. Zulmün ve zorbalığın efendileri rolüne soyunanlar bugün en çok milyonların yarattıkları garabet düzene karşı yan yana gelmesinden korkmaktadır. Toplum üzerinde baskı kuran, şiddet uygulayan ve kendine tabi kılan tüm yönetimler eninde sonunda tarihin çöplüğünde yerini almıştır. Bugün hukuksuzluktan, sömürüden, baskı ve şiddet politikalarından beslenenlere karşı tek çıkış yolu; ülkemizin eşit, özgür, barıştan yana demokratik yarınları için dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir. Bunun için tüm mücadele dostlarımızı bu karanlık tabloyu genel bir direniş hattıyla engellemeye çağırıyoruz. Ve son söz olarak diyoruz ki, Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz! ''