Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ndeki hasta sınıfında 2 yıldır öğretmenlik yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi öğretmeni 38 yaşındaki Sevde Aslan, hastanede yatarak tedavi gören çocuklara umut olmanın verdiği mutluluğu AA'ya anlattı.
Ailesinde kendisinden başka öğretmen olmadığını belirten Aslan, "Öğretmenlik benim hayalimin mesleği değildi ama öğretmen olduktan sonra 'İyi ki öğretmen olmuşum, bu benim mesleğimmiş.' dedim. Bizler öğretmenler olarak, bir çocuğa dokunarak, toplumun oluşumuna bir tuğla koyuyoruz. Bu da insana kendini değerli hissettiriyor." dedi.
"Bir çocukta yarattığınız etkiyi görmek çok kıymetli"
Hastane sınıfındaki çocukların ihtiyaçlarının normal okullardaki öğrencilerden daha farklı olduğuna dikkati çeken Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada çocuklar sadece doktorunu, hemşiresini ve velisini görebiliyor. Birçok çocuk, enfeksiyon riski sebebiyle koridora dahi çıkamıyor. Çok kasvetli bir ortam ve çocukların üzerinde hastalığın külfeti var. Biraz olsun çocukları o duygudan uzaklaştırabilmek çok önemli. Buna ancak bir öğretmenin gücü yetebilir, çocukların elinden tutup, bambaşka bir masal dünyasına götürebilir. Bir çocukta yarattığınız etkiyi görmek çok kıymetli bir duygu, burada olmak çok iyi hissettiriyor. 'İyi ki varım, iyi ki buradayım' diyorum her gün sınıfa girerken."
Aslan, ilk göreve başladığında hasta çocuklara üzülmekten mesleğini yapamadığını ama daha sonra bu psikolojiyi yönetmeyi başardığını anlattı.
Kendisine her zaman, "Bir çocuğu, dersine girdiğim 40 dakika içinde mutlu edebiliyor, onu hastane odasından uzaklaştırabiliyor, yüzüne bir tebessüm koyabiliyor muyum?" diye sorduğunu ifade eden Aslan, bunu başardığına inandığında mutlu olduğunu söyledi.
Aslan, kendisine her gün "Üzülmenin hiçbir faydası yok, o yüzden bir çocuk için ne yapabiliyorsan onu yap diyorum." ifadelerini kullandı.
"Çocuklarımız için özel bir çalışma yürütüyoruz"
Hastane sınıfının matematik öğretmeni 28 yaşındaki Zehra Küden ise mesleğini 6 yıldır sürdürdüğünü, 2 yıldır da hastanede çalıştığını anlattı.
Küden, matematiği çok sevdiği için öğretmenliği tercih ettiğini ama çocukların dünyasına girince, matematikten çok öğretmenliği sevdiğini dile getirdi.
Hastane ortamındaki çocukların çok daha hassas olduğunun altını çizen Küden, "O yüzden kullandığımız dilden, hazırladığımız planlamaya kadar çocuklarımız için özel bir çalışma yürütüyoruz. Burada kalan çocuklarımızın bazılarında yıl kaybı var, onların ihtiyaçlarına göre planlama yapıyoruz." diye konuştu.
Küden, hasta çocuklara eğitim vermenin mesleki anlamda daha çok doyum sağladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bizi bekleyen, özleyen, sınıfa girdiğimizde gözleri parlayan öğrenciler var. Sınıfa ilk girdiğimizde doktor ya da hemşire olduğumuzu düşünüyorlar. Öğretmen olduğumuzu anladıklarında o gözlerindeki mutluluğu tarif edecek kelime bulamıyorum. Gözlerindeki o ışıltıyı çok net görüyoruz. Bu ışıltıyı görmek mesleki anlamda bizi de oldukça tatmin ediyor." ( AA )