Hakkâri... Dağların sessizliğinde bir yankı, yüreklerin en derininde bir sızı. Sert iklimlerin, sarp kayaların, ucu gökyüzüne değen dorukların koynunda bir şehir. Belki haritalarda bir nokta, belki de çoğu için sadece bir isim... Ama orada, her taşın altında bir hikâye, her rüzgârın içinde bir fısıltı var. Ve işte o fısıltılardan biri, bir melodiye dönüştü; Hakkâri'nin sessiz çığlığı: Colemêrg Collective.

Haziran 2020... Dünya, derin bir sessizliğe gömülmüşken; sokaklar insansız, şehirler ruhsuz, umutlar sanki bir kenara itilmişken... O sessizliği delip geçen bir ses yükseldi Hakkâri'den. Bir grup genç, yüreğinde taşıdığı ateşi melodilere dökerek "Biz de buradayız!" dedi. Onlar için müzik, sadece bir uğraş değil; bir varoluş, bir direnişti. Kendi imkânlarıyla, dört duvar arasında kurdukları küçük bir stüdyoda ilk notalar yankılandı. İlk eserlerinin adı: "Çelê Berçelan"... Dışarıdan bir şarkı, içeriden bir haykırış. Bir yanıyla hüzün, diğer yanıyla umut yüklü.

Grubun kurucusu Emre Aydın, daha çocukken, elindeki tahtaları enstrümana dönüştürerek baş koymuş bu yola. Müzisyen bir babanın oğlu, melodilerin içinde büyümüş. "Burada yetenek var, ama onları duyan kulak az," diyor. Ne büyük bir hakikat! Sesini duyuramayanlara bir sahne olmak... İşte Colemêrg Collective'in özü tam da bu.

20 kişilik dev bir yürek: 10 vokalist, 10 müzisyen. Her biri ayrı bir renk, ayrı bir nefes. Emre Aydın'ın içe işleyen yorumları... Reh Ferec Fuat Taş'ın Kürtçe metaldeki asi çığlıkları... Şiyar Yaşar ve Musa Ertuş’un etnik dokunuşları... Birhat Ege, İnan Büyüksu, Enver Aydın, Bevar Tekbaş, Yunus Taş, adeta bir gökkuşağı gibi; bir ucu gelenekte, bir ucu modernlikte. Bir şarkıda halayın coşkusuyla ayağa kalkarken, başka bir eserde dengbejlerin hüzünlü destanlarıyla yüreğiniz sızlar. Yasemin Belli'nin erbanesi su gibi akar, Serhat Ağaoğlu'nun kavalı, bir dağın eteğinde esen rüzgâr gibi ruhunuzu sarar. Her biri ayrı bir hikâye, her biri ayrı bir umut.

Ve düşünün... Hakkâri gibi olanakların kıt olduğu bir şehirde 20 kişilik bir ekip! Konser mi? Yol masrafları, sahne ekipmanları... Her biri birer dağ gibi önlerinde. Ama yılmak yok. Tekirdağ-Çerkezköy konserlerinde sahneye çıktıklarında binlerce kilometre öteden bir sevgi seliyle karşılandılar. Alkışlar yalnızca müzik için miydi? Hayır... O alkışlar, pes etmeyen ruhların, inatla yaşatılan bir kültürün alkışıydı.

Colemêrg Collective, bir grubun adı değil yalnızca; bir şehrin yankısı, bir halkın sesi. Her notada Hakkâri'nin sokaklarından bir nefes, her melodide bir anı gizli. Yedi gelinin karla kaplı dağlarda kayboluşu, Asuri kardeşlerin sessiz hatırası... Onların müziği bir köprü: Geçmişten geleceğe, acıdan umuda. Ve her seslenişlerinde bir mesaj var gençlere: "Bataklığa değil, notalara sarılın."

Çünkü ne yazık ki bu topraklarda gençlerin omuzlarına erken yaşta yük biniyor. Daha çocukken büyümek zorunda kalmak, hayallerini ekmeğe değişmek... Ve bazen, çıkış yolu ararken yanlış sokaklara sapmak. Colemêrg Collective işte tam burada bir ışık yakıyor. "Sigaranın dumanında kaybolma, bir melodide kaybol! Alkolde değil, notalarda serinlet yüreğini. Sanal kumarda arama şansı, gerçek umudun melodilerde saklı. İntihar? Hayır! Bir şarkının en yüksek notasına çık, orada bul kendini. Ölüm değil, yaşam en güzel ezgidir." diye haykırıyorlar.

Her bir üye sahneye çıktığında gözlerinde o tanıdık bakış var: "Biz de o karanlık sokaklardan geçtik," der gibi. Ama bir farkla... Onlar, karanlığı melodileriyle deldiler. Her çaldıkları notada genç bir yüreğe dokunmak istiyorlar. Belki de bir gencin kulağına çalınan bir melodi, onu sigaranın ucundan, bir köşe başındaki yanlış bir karardan uzaklaştırır. "Bir enstrüman al eline," diyor Emre Aydın, "o zaman anlarsın; bir tellerin titreyişiyle nasıl bir ömrün değiştiğini."

Çünkü bu şehirde her şey eksik olabilir; imkân, para, destek... Ama bir şey var ki eksilmez: Yürek. Ve Colemêrg Collective, işte o yüreğin sesi. "Haydi," diyorlar, "duvarlara bakıp hayıflanma. Bir şarkı tut dilinde, bir ritim bul kalbinde. Müziğin olduğu yerde umutsuzluk barınamaz. Birlikte söylersek belki dağlar da duyar, belki rüzgâr da taşır umutlarımızı. Ve unutma, en karanlık gecenin sabahı en aydınlık olur."

Her Hakkârili bilsin ki; bu ses sizin sesiniz, bu umut sizin umudunuz. Onlara sahip çıkmak, kendi hikâyenize sahip çıkmaktır. Çünkü Colemêrg Collective, sadece bir müzik grubu değil; bir şehrin sessiz çığlığı, yüreklerde yankılanan bir hayaldir. Ve bu hayal, hepimizin. Her bir melodileri, bir hayatın daha sönmemesi için yakılmış bir mum... Her notaları, bir yüreğe dokunmak için uzatılan bir el... Belki bir gün, bir konserde binlerce ses aynı anda yükselecek ve o an herkes anlayacak: Sanat, her yerde filizlenir. Yeter ki yürekte bir kıvılcım olsun. Ve işte Colemêrg Collective... O kıvılcımı bir yangına dönüştüren umut ateşi.