Bir garip dünyada yaşar olduk. Öyle ki bazen yaşayıp yaşamadığımızı, niçin yaşadığımızı, yaşamanın gaye ve amaçlarından fersah fersah uzaklaşarak, ancak hayal diye adlandırdığımız bir dünyayı istemekte, arzulamakta ve orada yaşamayı aramaktayız.

Peki, böyle bir dünya var mıdır?

İster ütopik, ister hayal deyin. Öyle bir dünya yok. Öyle bir dünyada yaşamak insan fıtratına aykırı, öyle bir dünya ham hayal..!

Şöyle etrafımıza bakalım. Her taraf insan kaynıyor ve her tarafta insan kalabalıkları, insan seli dediğimiz yığın yığın insan gözükmekte.

Peki biz..! Evet, biz bu insan kalabalığının, insan seli içerisinde neredeyiz.

Tek cümleye açıklarsak.

Kalabalıklar içerisine yapayalnızız.

Öyle değil mi?

Bugün Türkiye’nin en büyük metropol şehri İstanbul’dan tutun, Hakkari’ye ve en küçük köylere, yerleşim yerlerine kadar baktığımızda aynı manzarayla karşılaşıyor ve kalabalıklar içerisinde yalnızları oynuyoruz.

İşimiz yok, iş arıyor ama beğenmiyoruz.

İşimiz var, işimizden şikayet ediyoruz.

Aşımız var, aşımızı beğenmiyoruz.

Eşimiz var, eşimizi beğenmiyoruz.

Elimizdekiyle yetinmeyip ha bire daha çoğunu, daha fazlasını istiyoruz.

Sağlığımız yerinde, sağlığımızdan şikayet ediyoruz.

İnsanız, insan olma erdeminden yoksun yaşıyoruz.

Dünyaya eşrefi mahlukat olarak biz insanlar bizi gönderen yaratıcıyı, Allah’ı, Rabbimizi unutuyoruz.

Çalışmayacağız, yorulmayacağız, iş yapmayacağız, sıkıntıya gelmeyeceğiz.

Ama lüks bir hayat, zahmetsiz bir hayat, bol kazançlı ve bol tüketimli bir hayat ve sınırsız ve sorumsuz bir hayat yaşayacağız.

Bedava ve doyumsuz bir hayat!

Hak, hukuk, adalet, sevgi, saygı, muhabbet. Bunlar kelimeden öteye geçmeyecek ve bunlar kişinin hayatında olmayacak.

Öyle bir dünya olabilir mi? Öyle bir dünyada kişi mutlu yaşayabilir mi? Öyle bir dünya mümkün mü?

Kısacası bir doyumsuzluk, bir karşıda olana olan özlem, haset ve kıskançlık girdabında debelenip duruyor ve bir türlü mutlu olamıyor ve bir türlü mutluluğu bulamıyoruz.

Ondan sonra gelsin boşanmalar, psikolojik rahatsızlıklar, depresyon ilaçları, akıl almaz zulümler ve intiharlara kadar varacak ölümler.

Neden böyle olduk ve neden böyleyiz.

Var mı bir cevabı olan!